Asil bir hikâye aslında bu




Asil bir hikâye aslında bu, en azından asil bir hikâye olarak başladı. Kelimeler her zaman vardı ve yazılmayı beklediler, kalbe ulaşmak için bir araya getirilmeliydiler ve yaratıcının kelâm sıfatı insana yakıştırıldı.

Söz söylenmeyi bekledi ardından. İnsan, söze hükmedebildiğini anladığında kendisine yakıştırılanın farkına vardı; lakin tüketmek istemedi.

Konuşmak vardı, sessizlik yaratıldı.

İnsanın asaletinden mi bilinmez, konuşmadan söz söylemek mümkün oldu bir süre sonra. Çok şeyi gizleyebilecek ve gizlediğinden daha çoğunu haykırabilecek iki eşya verdi ağaç insana…

Kağıt yaratıldı, kalem yaratıldı.

İnsan konuştu, insan üretti, insan yazdı, insan yaratılanla yaratmayı öğrendi.
Kalem insandan utandı, kağıt sırtını döndü kelimelere…
Yaratıcıyı unuttu insan, yaratılmış olanlardan sadece biri olduğunu unuttu.

Karanlık bir gökyüzü gibi çöktü üzerine kelimelerin…
Anlatmak için yaratılan, anlatmak istemedi.
Sözcükler insanı terketti ve dil anlatamayan hiçbir kelimeye geri dönmedi.

Ateş yaratıldı, ateş yaratıldı.

Sustu adam ve sustu kadın... Aslında konuşacak pek bir şey de kalmamıştı. Gökyüzünde bir duman, yükselen ve yükselen…

Beddua yaratıldı.

Asil bir hikâyeydi aslında bu, en azından asil bir hikâye olarak başlamıştı.
Kadın adama baktı, adam kadının ölmek üzere olan saçlarına…

Ölüm her yaratılmış için vardı ve kelimeler toprağa döküldüğünde yaşamın da bir anlamı kalmamıştı.

Asena Gülsüm Güneş

Yorumlar