Merhabaaa
Ya, bu aralar eski karakterlere elveda diyorum. Hem pişmanlık duyuyorum hem de ben sanki evladı en iyi üniversiteyi kazanmış anneler gibi gururlanıp, "bu kereta da bitti, neler yaşadık be" diyorum. Sıcaklardan olsa gerek...
Ama cidden Bones'a veda etmek hem eğlenceliydi hem de beklediğimden daha fazla üzüldüm ya. Çünkü serinin son kitaplarına doğru artık isyan ediyordum, "bitsin, yazar hep aynı maratonda devam ediyor" diye söyleniyordum. Hatta bu son kitabı da seri bir an önce bitsin diye aldım. Ama bitince de bir tuhaf oldum. Bones bu ya. İlk okuduğum zaman lise 2'deydim. İlk kitabı o kadar çok sevmiştim ki ikinci kitap için bir öğle yemeğini atlatıp, aç bir halde parayı kitaba yatırmıştım. :D Pişman mıyım ? Yoo, serinin ilk iki kitabı hala benim için favorim. O yüzden söylensem de bu seriyi seviyorum. Favorilerim arasında. Bones&Cat çiftine bayılıyorum. Hala Ian konusunda yan seri ya da kitap istiyorum. Frost, duy beni. Para bitince n'apcaksın annem ?
Tamam şimdi biraz ciddi olayım. Serinin bir önceki kitabında Madigan'ın büyük bir bela olacağını tahmin etmiştim. Tahminler doğru millet. Öyle böyle değil. Sanırım en büyük düşmanlarından biriydi Madigan. (Bu kötü karakter, Cat'in amcası Don'ın eski iş ortağıydı.) Mezardan Uyanan, cidden hem kitabın adını yansıtmış hem de serinin final kitabına yakışır bir kurgu olmuş. Yazar sanki durmuş durmuş son anda hünerlerini göstermiş. Yerim bu kadını.
"Beni özledin mi, Kedici?"
Bu sorunun kulağa ahlaksızca gelmesini nasıl sağladığını bilmiyordum, ama bunu yapabiliyordu.
Madigan ile ilgili bir sürü şey öğreneceksiniz. Bunları öğrenirken ve bunlarla mücadele ederken Bones ve Cat tüm dostlarından hatta eski düşmanlarından bile yardım alıyorlar. Tyler (aşırı komik ve eşcinsel medyum), Marie (Cat'le Bones'u önceki kitaplarda fena uğraştıran Vudu Kraliçesi), Bones'un dostları; Ian (ya yerim bu adamı, favori yan karakterim), Spade&Denise (bu çifti seriyi okuyanlar çok iyi bilir), Vlad (minnacık gözüküyor bizim modern Dracula), Mencheres&Kira (en kıl olduğum çift herhalde) ve Cat'in tuhaf dostları; Tate (Bones'un bir numaralı düşmanı), Dave, Cooper ve Juan. Yani seride gördüğümüz hemen hemen tüm karakterleri final kitabında göreceksiniz. O yüzden bu kitabı cidden çok sevdim. Zaten 1.5 günde okudum. Gerisini siz düşünün...
Şimdi kitaptaki olaylardan bahsedeceğim ama ne anlatırsam anlatayım okurken şok olmanıza engel olamayacak. Yazar bu kitapta sizi iki kere üst üste şaşırtacak. Ve hazırlıksız olacaksınız. Okurken resmen diken üstündeydim. Ve açıkçası birazcık Şafak Vakti'ni (Alacakaranlık'ın final kitabı) hatırlattı bana. Yani siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama okurken aklıma o kitap geldiyse, demek ki biraz benzerlik vardır. Neyse. Olaylar dediğim gibi Madigan'ın sırları açığa çıktığında durdurulamaz bir hal alır. Bones ve Cat hiç mi hiç yerlerinde durmazlar. Okurken başım döndü. Aksiyon tavandı. Romantizim elbette vardı. Kahkaha işi Ian'a verilmiş. Her zamanki gibi. Özellikle bir cümlesi beni gerçek anlamda kırdı geçirdi.
Ian tepemizdeki haça alaycı bir şekilde baktı.
"Dua et de birileri dinliyor olsun, kanka, yoksa Charles geldiğinde hepimizi si-"
Ian'a kötü kötü bakarak, "Sinirli olduğunu göreceğiz." diye araya girdim.
Kitabın sonu da tam istediğim gibi bitti. Yazar zaten Cat'le Bones'u tekrar göreceğimizin sinyalini vermiş. Çok özlemeyeceğiz sanırım. Ama bir şey canımı sıktı. Bunu ne yazık ki söyleyemem, spoiler olur. Cat ve Bones'la ilgili. Aman, okuyun işte. :D
Gece Avcısı da bitti iyi mi! Onlarla beraber yaşlandım resmen. Cat, nereden nereye geldi. Vampir avlarken vampir olan asi kadın. Bones da sert kabuğunu birazcık kırdı. Karakterlerin gelişimini böyle heyecanla, aksiyonla okumak... Ne bileyim duygulandım şimdi. Ama bana 'hangi seri bol aksiyonlu' diye sorsanız bu seriyi söylerim. Yok böyle bir aksiyon.
Daha fazla duygusallığa bağlamadan kaçar ben. Bones, Cat'le beraber olduğuna göre Ian'ı sahiplenebilirim. *-*
Sevgiler, öpücükler: Jane
Ya, bu aralar eski karakterlere elveda diyorum. Hem pişmanlık duyuyorum hem de ben sanki evladı en iyi üniversiteyi kazanmış anneler gibi gururlanıp, "bu kereta da bitti, neler yaşadık be" diyorum. Sıcaklardan olsa gerek...
Ama cidden Bones'a veda etmek hem eğlenceliydi hem de beklediğimden daha fazla üzüldüm ya. Çünkü serinin son kitaplarına doğru artık isyan ediyordum, "bitsin, yazar hep aynı maratonda devam ediyor" diye söyleniyordum. Hatta bu son kitabı da seri bir an önce bitsin diye aldım. Ama bitince de bir tuhaf oldum. Bones bu ya. İlk okuduğum zaman lise 2'deydim. İlk kitabı o kadar çok sevmiştim ki ikinci kitap için bir öğle yemeğini atlatıp, aç bir halde parayı kitaba yatırmıştım. :D Pişman mıyım ? Yoo, serinin ilk iki kitabı hala benim için favorim. O yüzden söylensem de bu seriyi seviyorum. Favorilerim arasında. Bones&Cat çiftine bayılıyorum. Hala Ian konusunda yan seri ya da kitap istiyorum. Frost, duy beni. Para bitince n'apcaksın annem ?
Tamam şimdi biraz ciddi olayım. Serinin bir önceki kitabında Madigan'ın büyük bir bela olacağını tahmin etmiştim. Tahminler doğru millet. Öyle böyle değil. Sanırım en büyük düşmanlarından biriydi Madigan. (Bu kötü karakter, Cat'in amcası Don'ın eski iş ortağıydı.) Mezardan Uyanan, cidden hem kitabın adını yansıtmış hem de serinin final kitabına yakışır bir kurgu olmuş. Yazar sanki durmuş durmuş son anda hünerlerini göstermiş. Yerim bu kadını.
"Beni özledin mi, Kedici?"
Bu sorunun kulağa ahlaksızca gelmesini nasıl sağladığını bilmiyordum, ama bunu yapabiliyordu.
Madigan ile ilgili bir sürü şey öğreneceksiniz. Bunları öğrenirken ve bunlarla mücadele ederken Bones ve Cat tüm dostlarından hatta eski düşmanlarından bile yardım alıyorlar. Tyler (aşırı komik ve eşcinsel medyum), Marie (Cat'le Bones'u önceki kitaplarda fena uğraştıran Vudu Kraliçesi), Bones'un dostları; Ian (ya yerim bu adamı, favori yan karakterim), Spade&Denise (bu çifti seriyi okuyanlar çok iyi bilir), Vlad (minnacık gözüküyor bizim modern Dracula), Mencheres&Kira (en kıl olduğum çift herhalde) ve Cat'in tuhaf dostları; Tate (Bones'un bir numaralı düşmanı), Dave, Cooper ve Juan. Yani seride gördüğümüz hemen hemen tüm karakterleri final kitabında göreceksiniz. O yüzden bu kitabı cidden çok sevdim. Zaten 1.5 günde okudum. Gerisini siz düşünün...
Şimdi kitaptaki olaylardan bahsedeceğim ama ne anlatırsam anlatayım okurken şok olmanıza engel olamayacak. Yazar bu kitapta sizi iki kere üst üste şaşırtacak. Ve hazırlıksız olacaksınız. Okurken resmen diken üstündeydim. Ve açıkçası birazcık Şafak Vakti'ni (Alacakaranlık'ın final kitabı) hatırlattı bana. Yani siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama okurken aklıma o kitap geldiyse, demek ki biraz benzerlik vardır. Neyse. Olaylar dediğim gibi Madigan'ın sırları açığa çıktığında durdurulamaz bir hal alır. Bones ve Cat hiç mi hiç yerlerinde durmazlar. Okurken başım döndü. Aksiyon tavandı. Romantizim elbette vardı. Kahkaha işi Ian'a verilmiş. Her zamanki gibi. Özellikle bir cümlesi beni gerçek anlamda kırdı geçirdi.
Ian tepemizdeki haça alaycı bir şekilde baktı.
"Dua et de birileri dinliyor olsun, kanka, yoksa Charles geldiğinde hepimizi si-"
Ian'a kötü kötü bakarak, "Sinirli olduğunu göreceğiz." diye araya girdim.
Kitabın sonu da tam istediğim gibi bitti. Yazar zaten Cat'le Bones'u tekrar göreceğimizin sinyalini vermiş. Çok özlemeyeceğiz sanırım. Ama bir şey canımı sıktı. Bunu ne yazık ki söyleyemem, spoiler olur. Cat ve Bones'la ilgili. Aman, okuyun işte. :D
Gece Avcısı da bitti iyi mi! Onlarla beraber yaşlandım resmen. Cat, nereden nereye geldi. Vampir avlarken vampir olan asi kadın. Bones da sert kabuğunu birazcık kırdı. Karakterlerin gelişimini böyle heyecanla, aksiyonla okumak... Ne bileyim duygulandım şimdi. Ama bana 'hangi seri bol aksiyonlu' diye sorsanız bu seriyi söylerim. Yok böyle bir aksiyon.
Daha fazla duygusallığa bağlamadan kaçar ben. Bones, Cat'le beraber olduğuna göre Ian'ı sahiplenebilirim. *-*
Sevgiler, öpücükler: Jane