Ya nerde o büyük aşklar klasiği ile mi giriş yapayım illa. Yok abi sevmeye cesareti olan bir Allah'ın kulu yok. Belki de geçmişte bile yoktu. Belki mecnun başka bir yolunu bulurdu, Leyla biraz daha sevseydi. Kim bilir belki de plandı herşey. Kavuşamayalım aşk desinler diye.
Ferhat'a ne demeli. Oğlum dağları deliyosun, anladık da, niye kavuşamıyonuz ya. Madem bu kadar seviyonuz. Siz kavuşun sizinkine de aşk deriz valla bak. Neyse, neyse. Sırf aşk diyelim diye bu kadar çaba neden ki, aşk olsun.
Asya ile İlyas gerçekten aşıktı. Ama yine de kavuşamadılar. Şimdi diyorsunuz ki emek kazandı. Evet sevgi emekti, emek kazandı. Ama İlyas bir şansı daha haketmedi mi yani? Neyse...
Size özenip bak bizlerde kavuşamıyoruz. Tamam dağı delen, çöllere düşen biri yok ama. E demir kapılar ile örgülü yüreğe, elini kolunu sallaya sallaya girenler var valla. Bu da büyük başarı. Hayır girdin madem, otur oturduğun yerde dimi. Ne karıştırıp duruyon, çıkmaya çalışıyon.
Bu deliyi kim klavye başına oturttu yine der gibisin sevgili mavi kelebek. Valla çok haklısın. Artık uykum giderek azaldı. Kitap, çay,..........., blog, defter... Artık bunlarla yaşıyorum. Hemen surat asmayın ya. Hava çok soğuk. İnsanın dışarı çıkası gelmiyor valla.
Hayatım karman çorman sürüyor. Bir türlü içinden çıkıpta ben buyum diyemedim halen. Bu arada sevgili mavi kelebek, çay demledim. Sana da doldurayım. Bana iyi geldi. Sana da gelecektir. Saygılar, sevgiler...