Gelecekteki Geçmişim'e Mektup

 

  Ben şöyle oturupta karşısına o iki kelimeyi daha hiç söylemedim. Mesafeler engel değil sevmeye diyen adamı da hiç anlamadım. O benim gözlerimde görmeden kendini nerden bilecek sevdiğimi. Ne diyeceksin "seviyorsan hisseder" mi?

      Onun elleri olmadan ne kadar üşüdüğümü biliyor mu mesela? Ya da o beni bırakırsa takılıp düşeceğimi, her gece düştüğümü biliyor mu? Bazen bir sonraki nefes alışımda göğüs kafesimden içeri doğru salınan bir bıçak ile yaşadığımı gerçekten hissediyor mu?


      Bu kadar darbeye rağmen ayakta kaldığımı, gözlerimden akan şeyin yaş olmadığını biliyor öyle mi? Ellerinin sıcağını karnımda hissetmeden uyuyamadığımı, onun sesi çıkmayınca kelimelerimin intihar ettiğini, sessiz attığım çığlıklara ne kadarda cevapsız olduğunu anlıyor öyle mi?

      Gördüğüm her yüzü ona benzettiğimi, sesine duyduğum özlemi biliyor mu? Sırtımı yaslayacağım kimsem olmadığını, sol yanımı yetim bıraktığını biliyor mu? Gece olmayı biliyor yalnızca, karanlık ve sevgisiz. Onlarca şey söylüyor ama teki dahi benim için değil...

      Bilmiyor Azizim benim içimin yanıp kül olduğunu, yaralarımın daha da kanadığını bilmiyor. Ben ona kurban oluyorum da o bizi kurban ediyor. Olsun... Ben ondan gelen herşeye razıyım... Yar ise zulmüne, yara ise acısına razıyım...

      Gelseydi çay demlerdim...

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim