19 Ekim günlerden... Bugün günlerden ne anımsamıyorum. Sabahı gördük, belliki akşamı görmekte farz oldu. Küfürler ve yakınışlar kesilecek gibi değil. Bu ilkkez olmuyordu sanırım. Omzumdan ellerime doğru uzanan bir titreme almış vücudumu. Hava soğuk değil...
Hıçkırıklar aldı dört bir yanı. Ufak tefek ağlama sesleri. Size ölümü düşündürenler oldu mu hiç? Tasasız dertsiz bir ölüm. Ve sonsuz bir uyku. Benim artık uykuya ihtiyacım var. Gökyüzünde suratı asık bir mavi, öylece durmuş, yerin kirliliğini izliyor.
Hayatınızda gitmek istediğiniz yerlere bilet almışlığınız var mı? Defalarca aldığınız o bileti yakmışlığınız var mı peki? Ben ilkkez yaktım. İçime derin bir üzüntü olarak işledi. Yuva saydım balkondaki ufacık sandalye tepesini. Kapım açık yatıyorum. Olurda gelirsen yerin hazır. Bilesin, bilmelisin..
Siz hiç hayatta en çok güvendiğiniz insan tarafından ölüme zorlandınız mı? Nefesiniz kesilene kadar sol yanınızdan yumruklar yediniz mi? Benim nefesim kesildi artık. Vazgeçersen korkak olursun. Korktum, bir kız çocuğu korkarsa ona sıkıca sarılmak ve bir baba şefkati ile korumak gerekiyor. Oysa ben uçurumdan aşağı itildim. İlk düşüşüm değildi üstelik. Ben defalarca düştüm.
Adamım dediğiniz insanlar size kötü geliyor bazen. Bazen de biz onlara kötü geliyoruz. Çekilmek lazım aradan. Tek bir yol var artık önümüzde. Kalmak veya gitmek diye ayrılmıyor. Sevmek diye uzanıyor bilmediklerime. Ve rahat olsun vicdanın... Sakalların saçlarıma karışsın, sana aşık kalacağım.
Herkes, her şey, her neyse...