Uzak bir yere gidersem beni merak eden annemi, valizimi taşıyan ve her anımda yanımda olan babamı çok özledim. Babamın pantolonunu tutarak yürüdüğüm o günleri çok özledim. Bir mucize olsa. Bazı şeyleri düzeltmek için elimden ne geliyorsa yapardım.
Ben yine evimizdeki komidinin boyumu aşmasını istiyorum, dertlerim olmasın boyumu aşan. Yine yeniden ana kuzusu olmayı istiyorum. Aileden ayrılmayı iple çeken bir aptal olmak istemiyorum. Yoruldum artık.
Babamın saçlarımı taradığı zamanlara dönmek istiyorum. Saçlarımı koklayan bir tek babam olsun, ne pazartesi umrumda ne cumartesi. Haftanın hangi günü olursa olsun.
Akşamları kestane pişirilen, portakal kabuğundan oda parfümü yapılan zamanları, bilye, taso gibi oyunları zevkle oynadığım o günleri özledim. Her bayram ailecek yapılan kahvaltıları, dedemin beni kızım diyerek sevdiği o günlere dönmek çok zor değil mi?
Bunaldım koca kalabalık bir şehrin, bana ait olmayan yükünü çekmekten. Şimdi bir dilek hakkım olsa, hiçbir şey hissetmemeyi dilerdim...