Harold Pinter'ın yazdığı Haluk Bilginer'in incelikli çevirisiyle dilimize kazandırılan keyifli bir oyun izledim Şehir Tiyatroları'nda; ALDATMA. Oyunun orijinal adı Betrayal, yani İHANET. 1978'de yazılan metin gerçekten de müthişti. Yaklaşık 90 dakika süren tek perdelik oyunda hiç ama hiç sıkılmadım. Hal böyle olunca oyunun yazarı Harold Pinter'dan bahsetmek adeta bir teşekkür borcu oldu benim için.
Oyunun yazarı Harold Pinter
1930-2008 arasında 78 yıl yaşamış yazar. Harold Pinter'a yazar demek haksızlık olur; aynı zamanda senarist, aynı zamanda şair, aynı zamanda tiyatro yönetmeni ve aynı zamanda oyuncu olarak da anılıyor kendisi. Yahudi bir terzinin oğlu olarak Londra'da doğmuş. Dolayısıyla savaş dönemini görmüş ve zorluklarını yaşamış. Oyunlarında gündelik konuşmaların çözümlemesini yaptığı ve insanlar üzerindeki baskıyı incelediği özellikle belirtiliyor. Öyle bir ustalıkla yapmış ki bunu yazar, kendine özgü tarzına “Pinteresque”adı verilmiş oyun dünyasında. Yani Pinter Stili...
Genellikle tek bir odada geçen, kısa konuşmalarla gerilimi ve tehditi anlatan bir tarz bu. İnsana özel ne varsa, yani kıskançlıklar, nefretler, fantaziler... Sanatçı yaşamı boyunca 29 tane oyun yazmış. Senaryolar da yazmış. Geçen yıl son derece keyifle okuduğum John Fowles'in Fransız Teğmenin Karısı adlı romanını sinemaya O'nun uyarladığını öğrenince, kitabın filmini de neden sevdiğimi şimdi daha iyi anlıyorum.
Toplumsal duyarlılıkları ön planda sanatçının. Mesela Irak'daki savaşa karşı yazdığı şiirlerle ödül almış. İnsan hakları konusunda çalışmış. Hatta Küba Dayanışma Partisi'nin üyesiymiş. 12 Eylül döneminde baskı gören aydınlara destek olmak için ülkemize gelen sanatçı, Hasankeyf'i koruma kampanyasını başlatmış. Ülkemize geldikten sonra yazdığı “Bir Tek Daha” ve “Dağ Dili” oyununu açıkçası çok merak ettim şimdi... Bütün bunları öğrendiğimde ise “aydın sorumluluğu”kavramının önemini bir kez daha düşündüm.
2005 yılında Nobel Edebiyat ödülünü alan sanatçı için akademi şöyle demiş:
“Günlük keşmekeş içindeki uçurumları gözler önüne seren ve zulmün kapalı odalarını açmaya zorlayan bir yazar”
Harold Pinter'ın kapıları
II. Dünya Savaşı sırasında henüz bir çocukken, birgün kapıların açılıp içeriye Nazilerin girmesinden o kadar korkmuş ki yazar, oyunlarında “kapı” simgesini hep kullanmış. Oyunlarında genelde kapıdan giren birisi, ya da bir hayvanın bütün düzeni altüst ettiği yorumu var. Mesela “İnce Bir Sızı” eserinde bir arının içeriye girmesiyle karakterin kör oluşunun anlatılması son derece etkileyici...
Gelelim Aldatma Oyununa
Oyundaki ihanet, aldatma olgusu çok boyutlu işlenmiş. İşte bu nedenle oyunda anlatılanları orta sınıfa ait eşlerin birbirini aldatması ve yaşadıkları suçluluk duygusu olarak algılamak, gerçekten de metne haksızlık olur. Oyundaki 3 karakterden biri olan yayın editörü Jerry, yayıncısı ve en iyi arkadaşı olan Robert'in karısı Emma ile tam 7 yıl gizli bir ilişki yaşayarak ihanet ediyor. Konu bu aslında.
Aldatma, ihanet nedir?
Kararsız ve güvenilmez olan hafızamız ve hatta zamanın kendisi de bir ihanet değil midir? Oyunda zamanın hafızayla olan ilişkisi, ihanete etik yaklaşmaktan öte estetik bakış, kullanılan ironik tonlama insanı oldukça etkiliyor. Her adatmada olduğu gibi burada da üç kişilik bir aşk üçgeni söz konusu. Yeni aşkın eskisine ihaneti anlatılırken, romantizmden düş kırıklığına doğru gelgitler yaşamak, açıkçası oyunu izlerken büyülenmeme neden oldu.
Zaman ve hafıza arasındaki ilişkiye oyunda tanık olmak son derece etkileyici. Çünkü oyun, bir barda iki kişinin konuşmasıyla başlıyor. Biz izleyiciler olayları merak ederken, yazar bizi geçmişe doğru yolculuğa çıkarıyor. Sahne tasarımının çok başarılı etkisi bu atmosferi oldukça gerçekçi kılıyor.
Ne zaman?
Fotoğraf Aldatma Instagram sayfasından alıntıdır. |
Aldatma ya da ihanet deyince akıllara “neden?” sorusu gelir ya hani... Hiç de öyle olmuyor, çünkü Harold Pinter biz izleyicileri “ne zaman?” sorusunun peşinde sürüklüyor. 2016 ve 2008 yılları arasında geriye doğru bir yolculuğa çıkıyoruz oyunda, orijinalinde 1977 ve 1968 arası... İşte bu zekice kurgulama sonunda birden gerçeklere farklı açıdan bakabildiğimizi fark ediyoruz. Ve hafızanın yol göstericiliğinde geçmişe bakmanın, olayları nasıl da farklı kavramaya neden olabildiğini düşündürüyor adeta yazar. Müthiş, gerçekten son derece etkileyici...
Bu arada oyunculuklar, ışık, sahne tasarımı ve kostümler de mükemmeldi. Emeği geçen herkesin gerçekten ellerine sağlık... Sezonu Saadet Hanım ile açmıştım, önümüzdeki hafta bir biletim daha var şehrin tiyatrolarından...