Sahi ölür müsün benimle? Yoruldum sevgilim gel demeye, burnumun direği sızlıyor yokluğunda. Bu şehir, bu yüzler ve bu mavilik yabancı... Bir sana aşina bu yürek. Benimle ölüme gelmelisin, her gece yalnız başıma ölmekten yoruldum sevgilim. Zahmetli iş beklemek seni, biraz da acı...
Sensiz zangır zangır titriyorum, ellerim, ayaklarım ve dudaklarım. Sana duyduğu özlemi, eşsiz yaşıyor dudaklarım. Zaman ne kadar da acımazsız değil mi? Biz ayrıyız ama o akmaya devam ediyor. Ben ağlıyorum ama o seni nasılda güldürüyor.
Bazı sabahlar unutuyorum seni, güneş bile doğmuyor o sabah yüreğime. Hep karanlıktayım, Ben yapayalnız bir serüven içine hapsoldum sevgilim. Seni özledim bunu bilmelisin... bunu bil...
Aklımda şahsıma edilmiş küfürler... Ağız dolusu küfürler ile hatırlıyorum seni. Bazen yakılan bir sigaranın son çekiminde, bazen boş rakı bardağında... Evet çokça hatırlıyorum seni, Çok zahmetli iş hatırlamak seni... tonlarca kıyametin altında...
Çevremi sorma her şey aynı, bıraktığın gibi... bıraktığın dediğim için kızmıyorsun değil mi? Sahi halen kızıyor musun bana? Ben önce kendimi affettim yıkılan hayaller altında, önce kendi cesedimi buldum yalnızlığın kollarında... Seviyor musun beni?
Sabah güneş beklediğimden geç doğuyor, kış geldi fark ettin mi? Ben hayli zor oldu anlayalı, acım biraz ısıttı ortalığı... Seni bana getirmeyen sabahları, beni benden alan akşamlara bağladım. Çok büyük hayallerim olmadı benim, biraz sen, biraz senden ve çokça senli hayaller... hepsi bu kadar...
Issız kalsın yüreğin, yalnızca bunu istiyorum, yalnız kal. Ben senin için yalnızım. Ben zaten nefes alamıyorum bazı geceler, bazı geceler...yok yok tüm gecelerde... Sen bil ben daima gelirim seninle. Peki ya sen? Sahi her akşam ölür müsün benimle?