İnsanlar bir ömür boyunca, yarım kalan her şeyin kötü olduğundan şikayet edip dururlar. Elbette yarım bir hikaye okuyucuyu, yarım bir rol oyuncuyu ve yarım bir hayat da biz insanları mutlu etmez. Ama ben her yarım kalan şeyin kötü olmadığını düşünüyorum. "Ya bu kız yine ne diyor" demeyin hemen. Durun da yarım kalmış bir yazıyı tamamlayayım.
Mesela tamamlanmamış bir gün. Ucunda ölüm bekliyorsa eğer insanı yarım kalan bir günden daha güzeli yoktur bence. Çünkü bazı tamamlanışlar yeni parçalar oluşturur. Tamamlanmış bir hayat yarım kalmış umutlar ve yarıda kalan bir hikayedir. Kavuşulmayan bir aşk, hatta doğmamış çocuklar demektir. Bazen bir tamamlanış, en büyük eksilmedir.
Mesela en heyecanlı yerine gelindiğinde kitabın, "ya bitince daha iyisini bulamazsam?"korkusu sarar insanı. Yarıda kalmalı o kitap, yarına da kalmalı. Seni en çok etkileyen satırlar öyle bir gece içilmemeli, her cümle defalarca seni yaralayana kadar okunmalı. Ve o kitap bitmemeli. Anlıyorsun ki sona geliniyor yavaş yavaş, yarıda kalmalı o kitap, hep yarım kalmalı.
Yalnızca sonu gelmesini istemediğin şeyleri yarım bırak. Ben öyle yaptım. Asla tam olamadık biz, tamamlanamadık. Ya çok benzeyen ama birbirine uymayan iki parçaydık, ya da zaten aynı puzzle'a bile ait olamadık. Neydik tam bilinmez ama biz hiç tam olmak istemedik orası kesin. Korktum çok kez ben."Ya birlikte çok kütü bir resim olursak" dedim hep. Ne fark eder ki! Biz korktuk anlayacağınız, çok korktuk. Hata yaptığımı daha yeni kavrıyorum.
Ne olurdu sanki dünyanın en kötü resmi olsak? Biz olmayacak mıyız? Bir olmayacak mıyız? Bu kadar çok severken ne kadar çirkin de olsak aşkla bakmayacak mıyız birbirimize? Ben bugünlerde daha çok kızıyorum yaşanmak zorunda kalındığım şu hayatıma. Şimdiler de daha çok kızıyorum. Bir kadın kızarsa çok önemsiyordur unutmayın. Bir kadın bağırır haykırırsa olan biten her şeyi yüzünüze tüm çıplaklığı ile. Halen içinde yakıp yıkamadığı belki de hiçbir zaman kıyamadığı bir sevgi taşıyordur.Saat 03:40 ve ben çok kızıyorum bana yaşattığın her şeye...