İlk Blog Yazımın Bana Hissettirdikleri



Yeni temaya geçme süreci hali hazırda devam ederken bir yandan da zor bir işe soyunmuş durumdayım. En eski yazımdan bugüne tüm yazılarımı elden geçirip imla hatalarını, yazım yanlışlarını, güncelliğini kaybetmiş bilgileri, çalışmayan linkleri, vs düzeltmeye niyetlendim :) Dile kolay 700’ün üzerinde post ve sayfa. Bakalım ne kadar başarılı olacağım :)

Sizleri dertlerimle meşgul etmeden hızlıca esas konumuza dönmek istiyorum. Eski yazıları düzenleme çalışmalarıma Blog Hocam’ın ilk yazısı olan Blog Hocam’a Hoşgeldiniz başlıklı yazımla başladım. Yazıda gerek teknik, gerek imla olarak pek çok hata vardı, hepsini yeniden düzenledim fakat ben işin başka bir yönüyle ilgileniyorum. Bende yarattığı duygu…

ilk blog yazımın bana hissettirdikleri

Yeni geçtiğim temada yazı başlığının hemen altındaki tarih özelliğini fark ettiniz mi? Şurada paylaşılan bir script ile “yazı xxx tarihinde yayımlandı” yerine “yazı xxx saat/gün/ay/yıl önce yayımlandı” şeklinde verebiliyorsunuz tarih bilgisini. Çok mu önemli? Hayır değil ama böyle küçük detayları ve yenilikleri blogumda kullanmayı seviyorum. Talep olursa bu özelliğin Blogger’a nasıl uygulandığını anlatabileceğimi hatırlatarak tekrar bir u dönüşü yapıyorum Blog Hocam’da yayımladığım ilk yazının bende hissettirdiklerine geri dönüyorum.

Yazıyı açtığımdaki tarih bilgisi kısmında “7 yıl önce yayımlandı” yazıyordu. Bu tarih net değil tabi, yaklaşık 7 yıl. Merak edenler için söyleyeyim o yazı 22 Şubat 2011 tarihinde yayımlandı ve 22 Şubat 2018’de tam 7 yıl olmuş olacak. Oysa Blog Hocam’ı açma maceram, o ilk yazıyı yazmak için yaptığım kurgu, defalarca yazıp yazıp silmem daha dün gibi aklımda. O günler, hatırladığımda Blog Hocam’ın, benim, blog teknolojisinin, blog dünyasının, blog kullanımının geçirdiği evrimi bir kez daha görebiliyorum.

İlk yazımı okurken nedense duygulandım. Verdiğim emekler, ilk yorumda duyduğum heyecan, blogu tanıtmak için harcadığım çaba, yardım isteyen blog yazarlarıyla tek tek ilgilenmem geldi aklıma. Düşünsenize elle tutulmayan, gözle görülmeyen, tadı, kokusu olmayan bir şeye ne kadar bağlanıyoruz. Bir bebek her şeyiyle ilgileniyor, koruyor, kolluyor, büyütüyoruz.


Şimdi düşünüyorum da acaba herkes blogunu benim gibi mi görüyor yoksa ben gereğinden fazla mı anlam yüklüyorum bloguma?

Açıkçası Blog Hocam ve öyle sanıyorum ki hepinizin blogu ilgi ve zaman istiyor. Onca işimin gücünün arasında bazen “ya Serdar bırak şu Blog Hocam’ı, ona ayıracak vaktin ve enerjin yok senin” diyorum. Ama ilk yazımı tekrar okuyup geçen 7 yıllık süreci düşündüğümde bu olumsuz fikri hemen kafamdan silip atıyorum. Düşünüyorum da benim 7 yaşında misafirhanem var. Misafirlerimi güzel ağırlamak, misafirhanemin akan – kokan yerlerini tamir etmek, onun ihtiyaçları ile ilgilenmek zorundayım. Çünkü onu sıfırdan ben inşa ettim.

Bu tutku, bu ilgi, bu macera daha ne kadar devam edecek bilmiyorum ama Blog Hocam’ı satmak, ilgisiz bırakmak gibi bir niyetim yok. Ne diyelim, gittiği yere kadar :)

Biliyorum Blog Hocam’da bu tür yazılar okumaya alışık değilsiniz. Umarım bu yazım yadırganmaz. Ama ben de bazen sizlerle dertleşme ihtiyacı duyuyormuşum demek.

Şimdi sizden bir ricam var. Blogunuza yazdığınız ilk yazıyı açıp okuyun. Ne gibi hatalar yapmışsınız, geçen süreçte kendinizde ve blogunuzda ne gibi değişiklikler olmuş yorum bölümünden bizle paylaşın. En önemlisi de ilk yazınızı okuduğunuzda neler hissettiniz? Paylaşırsanız sevinirim.


İyi bloglar!

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim