Yazmayayım yazmayayım dedim yine de duramadım. Bilenler bilir; bu blog açıldı açılalı her 1 Nisan'da şakalar yaparım ben. Bugün bu geleneği hunharca bozasım var! “Şaka mı bu şimdi!” diyenlerinizi görür gibiyim. İster kara mizah deyin, ister mor mizah deyin; ne derseniz deyin. Bugün şaka maka yok arkadaş! Ne o öyle Nisan 1 diye arkadaşını arayıp “Artık seni sevmiyorum” demeler. “Çıkarın kağıtları, yazılı yoklama yapacağım” deyip Nisan 1 aşkına çocukları korkutmalar! Hoş günümüz çocukları bu şakaları da yemez ya, neyse... Onlara “10 gün internet kesilecekmiş!” şeklinde daha güncellenmiş şakalar yapın da görün bakalım nasıl da nisan 1 şebeleği oluyorlar!
Bak o kadar yazdım çizdim hala yüzünüzde bırakın gülümsemeyi, beyninizde bir gülme efekti bile oluşmadı. Ben hissetmiyor muyum sanıyorsunuz. Her bir şeyin farkındayım. Gülsenize arkadaş, şakalasanıza...
Siz de haklısınız gerçi... Şimdi içinizden bazıları
“Memlekette nereye baksak şaka gibi gerçeklerle burun buruna geliyoruz, ne şakası!” deme klişesine düşmek üzere, farkındayım. Aslında hayatlarımız oldu baştan sona klişe! Ama ben yine de bu cümleyi kurmak istemiyorum. İtiraf edeyim ki bu cümlenin yerine ne koyacağımı da bilemiyorum.
Tamam Nisan 1 şakası yapmayabiliriz bir süre, ama hayatta gülünecek şeyleri yakalayıp bulabiliriz.
Diyorum ki içimizdeki şakacı kişiliği hayata küstürmeyelim.
Ne demiş arabeskin ulu manitusu:
"Bu da geçer arkadaş, sakın üzülme..."