Keşke Hep Yanımda Kalsanız

Kızım (7,5) ve oğlum (4y8ay) birlikte zaman zaman sokağımızda bulunan parka ben olmadan gidiyorlar. Genelde birşey olursa, seslerini duyayım diye kapıyı açık bırakırım. Bizim sokağın evleri bitişik nizam evlerden oluşuyor ve park bizim sırada en sonda yer alıyor. Aramızda 7 ev var, yaklaşık 45mt mesafe. Yalnız gittiklerinde, bana asırlar gibi gelse de 10 dakika bile sürmez geri dönmeleri ve ben içimde çatışmalarla onları sabırsızlıkla bekliyor olurum. Arada bazen kendimi göstermeden bazen de göstererek kontrol ederim.

Dün okuldan geldikten sonra yine parka gitmişlerdi ve bir süre sonra komşu kızı Emma ile birlikte gelip, tepeye gitmek istediklerini söylediler. Parkın biraz daha ilerisinde gölün kenarında bir inşaat var  ve inşaatın biraz öncesinde (inşaat alanı çevrili kesinlikle içeri giremiyorlar) zemini şekillendirirken kalmış toprak yığınlarından minik bir tepecik var. Hollanda’da hiç yokuş ve taş toprak çakıl bulamadıkları için oraya bayılıyorlar. Onların deyimiyle macera dolu bir alan :) Daha önce her gidişimizde ben mutlaka yanlarında olurdum ve bir banka oturup beklerdim. Şimdi ise ilk defa yalnız gideceklerdi. Bu arada belirtmekte fayda var, bizim yaşadığımız çevrede çocukların 6 yaşından sonra yalnız başına sokakta oynamaları olağan karşılanıyor.

Dün hem evdeki işlerin yoğunluğu hem de biraz özgüven geliştirmelerini teşvik etmek amacıyla izin verdim. Bir müddet sonra akşam yemeği için çağırmaya gittim ama olmaları gereken yerde yoktular. Kalbim deli gibi çarpmaya, aklımdan sürüyle düşünce geçmeye başladı. Böyle anlarda sakin kalmak çok zor ama içimdeki karmakarışık gürültünün içinde kalbimdeki o hep güvendiğim iç sesi bulmaya çalışırım. Yine buldum, merak etme iyiler diyordu içimdeki ses, kesin çiftliğe gitmişlerdir. Çiftliğe doğru yöneldim ve bir 10 metre yürüdüm ki karşıma çıktı bizim çete. Çiftlik açık mı diye bakmaya gitmişler şimdi dönüyorlarmış. Bisikletleriyle yanımdan hızlıca geçip eve gittiler. Ben de arkalarından yürürken düşündüm. Tabi sonrasında, sadece tepeye gitmelerine izin verdiğimi, çiftlik için sormaları gerektiğini belirttim.

Ben küçükken okul hayatım boyunca okula yalnız gittim ve hiç de yakın değildi evimize. Belki 2 kö vardır şimdi farkediyorum. İlk okul birinci sınıfta o zaman 5. sınıf olan ablamla gider gelirdik ama ikinci sınıftan itibaren ben sabahçı o öğlenci olunca, hep yalnız gittim. Soğukta ve karanlıkta, yağmurda ve karda (evet eskiden zırt pırt kar tatili olmuyordu). Ben yalnız gider gelirken annem de benim gibi korkuyor muydu? İçini nasıl rahat tutabiliyordu. Okula vardım mı, varmadım mı; ıslandım mı ıslanmadım mı; üşüdüm mü, üşümedim mi? Kendimi onun yerine koyunca, o evde nasıl dururdum, peşlerinden koşup varmış mı diye kontrol etmeden nasıl rahat ederdim? Bilemiyorum. Şu anda bana çoook çok zor geliyor. Fakat elbet tabi gün gelecek bu olaylar benim de başıma gelecek. Ancak sanıyorum ki gsm saatler veya telefonlar sayesinde asla annelerimizin haline düşmeyeceğiz.

Sonra düşündüm. Annem ne kadar rahattı bilemiyorum ama bir şekilde bunu kabullendi. Bunu o zamanlar içinde yaşadığı toplumun yaklaşımı da büyük ölçüde etkiliyor. Sonuçta biz 4-5 yaşlarından itibaren kapı önlerinde oynayan, tüm çocukların kendi başlarına okula gidip geldiği, haliyle çocukların biraz daha sorumluluklarının bilincinde olduğu bir çağda büyüdük. Bütün çocuklar yalnız giderken annemin çocuğu da pekala gidebilirdi.

Bu durumda benim paranoyaklığım annemin eski rahatlığı kadar normal. Günümüzde o kadar çok tehlike var ki, korkularım, endişelerim hiç de yersiz değil. O zaman kendimi suçlamayı bırakıp asıl büyük probleme bakabilirim: peki biz bu dünyada çocuklara ihtiyacı olan özgüveni nasıl vereceğiz ? 😬




Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim